
Bütün ömrünü ilme adayan gıpta edilesi âlim bir şahsiyet Ali Emirî Efendi. Ezhâr-ı Hakikat (Hakikat Çiçekleri) ismini verdiği kitabı, cüssesi küçük fakat içerdiği mana açısından büyük bir eser. Ali Emirî Efendi bu eseri Berat Sancağı’na bağlı Luşne’de vazifeli olduğu bir dönemde kaleme alır (1900). Ezhâr-ı Hakikat’te Arap harflerine göre sıraladığı 220 hikmetli söz yer almaktadır. Kitaptan her harf için bir hikmetli sözü derledik:
ا: “İnsan-ı kâmilin rahatsız zamanı, huzûr ve istirahatı zamanıdır.”
ب: “Bir memleketin ‘ulûm ve ma‘ârifini anlamak isteyen mu‘allimlerinin ahlâkına ve mekteblerinin dinî ve tarihî olan proğramına baksın.”
ت: “Tahsîl-i kemâlât etmeyen adam kendi istikbâlinin kâtil-i ma‘nevîsidir.”
ث: “Servet, insân-ı kâmili fâzilete ve merd-i sâfili rezâlete sevk eder.”
ج: “Cihânda en kolay şey, nasihat vermek ve en güç şey nasihatıyla ‘âmil olmakdır.”
ح: “Hükümde meyl-i nefse tâbi‘ olmayan hâkimdir.”
خ: “Hayırsız servet, altın kadehde zehirli şerbet gibidir.”
د: “Diğerinde gördüğün lüzumlu bir şeyi taleb etme. Madem ki lüzumlu bir şeydir, onda kalsın.”
ذ: “Zilleti mağlûb etmek ister isen, ‘izzetin kadrini bil.”
ر: “Riyâkâr ve kezzâb olanlar lisânıyla vicdânı arasındaki rabıta-i hakîkatı kat‘ etmişdir.”
ز: “Zaman-ı ikbâlde mevti düşün, mağrûr olma; hengâm-ı âlâmde mevti düşün, me’yûs olma.”
س: “Sen başkasına ‘nûr-i ‘aynım’ diye hitab etmelisin ki o da sana ‘rûhum’ diye cevab versin.”
ش: “Şefkat, hazîne-i medeniyetin, herkesin iştirâya kudret-yâb olamayacak bir gevher-i girânbahâsıdır.”
ص: “Sabr ü kanâ‘atla me’lûf olamayanlar, hayat-ı istikbâllerini pençe-i felâkete teslime müheyyâ olmalıdır.”
ض: “Za‘if kalbi vü ‘adem-i sebâtı iltizâm edenler hiçbir hüsn-i icraâta muvafık olamaz.”
ط: “Doğru söz kürsî-yi hikmetin en belîğ bir hutbesidir.”
ظ: “Zâlimin isti‘mâl-ı zulmüyle istifâde-i zâtiyesini görenler, hased etmeyib Allah’a şükretmelidirler.”
ع: “‘Adâlet, cihân-ı medeniyetin âb-ı hevâ-yı feyz-nâkıdır.”
غ: “Garaz tahtında hüsn-i hizmet îfâ edenler, mazhar-ı takdîr olsalar bile makbûl-i hakîki olamazlar.”
ف: “Fenâ adamlara mukâbele etmeyiniz. Yine kendi fi‘l ü lisânından kendine isâbet edecek fenâliğa intizâr ediniz.”
ق: “Kalb ve lisân, yek-diğeriyle tatbîk edilmedikçe söylenilen sözler nâfi‘ ve müessir olamaz.”
ك: “Kibr ü ‘azamet başka, vakâr ü mekânet başkadır.”
ل: “Leylek, kırlangıç, kumru gibi tuyûr ehlinin başkasıyla muvâneset ü tevattü‘ etmediğini ve yavrularının infak ve işbâ‘ı hizmetinde çalışdığını gören erbâb-ı hevâ vü heves, ‘acâba kendi hâllerinden mahcûb olmazlar mı?”
م: “Merhamet, insanlık ma‘denini en kıtmetkâr gevheridir.”
ن:“ “Nefsine söz anlatmak, bütün ‘âleme söz anlatmak kadar güçdür.”
و: “Vatan muhabbeti hakkında yazılan neşîdeler, minber-i hikmetin en büyük birer hutbe-i kıymetdârıdır.”
ه: “Her gün kitâb-ı ‘ömrün bir sahifesidir. Onu vekâyi-i mustahsene ile tezyîne çalışılmalı.”
ى: “Yalan söyleyen, başkasını aldatsa dahi, ma‘nen yine kendisi aldanmış olur.”
Derleyen: Munise Şimşek
Kaynak: https://www.dunyabizim.com/kultur-sanat/ali-emir-efendi-hikmeti-harf-harf-dokumus-h30302.html