Kategori arşivi: Ekonomi

Manisa’ya yeni yatırımlar geliyor

Türkiye’nin en önemli sanayi kentlerinden biri olan ve ihracat rakamlarında 7. sırada bulunan Manisa’da sanayi yatırımları 2024 yılında da hız kesmiyor. Yaklaşık 4 yıl önce Manisa’ya yatırım yaparak 250 kişiye istihdam sağlayan Max Mothes firması önümüzdeki dönemde Manisa’ya 2 yatırım daha yapma kararı aldı.
Manisa’ya yaklaşık 4 yıl önce cıvata üretim fabrikası kurarak sektördeki açığı kapatmaya çalışan Max Mothes Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Zaman firmanın yeni yatırımları hakkında bilgi verdi.
Firmadan iki yeni yatırım kararı
Düzenlediği basın açıklamasında konuşan Gökhan Zaman, “Max Mothes cıvata olarak 4 yıl önce Manisa’ya yaptığımız yatırımı bundan sonraki süreçte de devam ettireceğiz. Şuandaki yatırımımız 300 milyon TL’yi aştı. Dün aldığımız bir kararla 200 milyon TL civarında önümüzdeki 7-8 ay içinde yeni bir yatırım daha yapacağız. Amacımız Manisa’da bugüne kadar eksik olan bağlantı elemanları sektörünün üretim tesislerinin bizim tarafımızdan kapatılması. Beyaz eşya olsun, organize sanayi bölgesinin son yıllardaki gelişimi olsun bize şunu gösterdi; Manisa’da özellikle bağlantı elemanları sektöründe önemli bir eksikliği var. Bu eksikliği kapatma ihtiyacı duyduk. Bizim açımızdan önemli bir pazar oluşturmuş olduk. Alman ortağımızla aldığımız son karar doğrultusunda önümüzdeki dönemlerde Manisa’da iki yeni yatırım gerçekleştireceğiz. Hali hazırda işleyen cıvata üretim fabrikamızın yanında bir ısıl işlem tesisi, beyaz eşyanın merkezi haline gelen Manisa’da ayrıyeten bir vida üretim fabrikası kurma kararı aldık. Bu karar bu sabah alındı. Bununla alakalı bir bütçe oluşturup gelişmeleri paylaşacağız.” dedi.
“Yeni yatırımlar gelecek”
Üretimin özellikle yurtdışında hem kalitesi hem de ekonomik olmasıyla dikkat çektiğini kaydeden Zaman, “Amacımız hem Manisa’ya faydalı olabilmek hem de Türkiye’nin aslında Avrupa’daki üretime göre daha ekonomik olduğunu, üretimin Avrupa’daki kadar kaliteli ve daha ekonomik olduğunu yurtdışındaki partnerlerimize kanıtlamak istiyoruz. Gökhan Zaman olarak tarihinde ilk kez bir Alman cıvata üreticisinin Türkiye’ye yatırım yapmasını sağladık. Aldığımız duyumlar sonrası mutlu olarak söylüyorum ki bizim ürettiğimiz cıvataların yurtdışında birçok firmada kullanılmasının ardından bazı büyük Alman firmaları ’Biz niye Türkiye’ye yatırım yapmıyoruz’ şeklinde geri dönüşler yapmışlar. Geçen hafta isim vermeyeceğim, kendi açıklamalarını beklemek lazım. Çok büyük bir Alman firması benden Manisa’da lokasyon sordu. 20-25 bin metrekarelik bir kapalı alana yatırım yapmak istediklerin söylediler. Bu bizim için gurur verici. Bizim atmış olduğumuz adımlar, yurtdışındaki diğer cıvata firmalarının bunu benimsemiş olmaları ve Türkiye’ye yatırım yapmak istemeleri bizim açımızdan milli bir görevdi. Gurur duyuyoruz açıkçası.” diye konuştu.
Hedef 22 milyon avro
Şirketin ihracat rakamları ve hedeflerinden de bahseden Zaman şunları söyledi: “Şirketimizde 250’ye yakın personelimiz var ve yüzde 99 oranında ihracata yönelik çalışıyoruz. Son ihracat rakamlarımız şuan 8 milyon avronun üzerine çıktık. Covid döneminde yapılan bir yatırımdı ve 18 ay hiçbir şekilde üretim yapamadık. Şuan 12 aydır tam randımanlı çalışıyoruz ve buna rağmen 8 milyon avro ihracat rakamına ulaştık. Hedefimiz ise 2024 yılında bu rakamı 22 milyon avroya çıkarmak.”

Memur için ilk zam teklifi belli oldu

Memur ve memur emeklilerinin 2024-2025 yıllarındaki zamlarının belli olacağı 7. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi görüşmelerinde hükümet ilk zam teklifini bugün sundu.

Sözcü’nün haberine göre, hükümetin zam teklifi 2024 yılı ilk 6 ay için yüzde 14, ikinci altı ay için yüzde 9, 2025 ilk altı ay için yüzde 6, ikinci altı ay için yüzde 5 oldu.

Böylece hükümet, Memur-Sen’in 2024’te toplam yüzde 87,8’lik zam teklifine karşın yüzde 24,2’lik bir kümülatif artış talep etmiş oldu. 2025 için ise yüzde 43’lük kümülatif talepe karşı yüzde 11’lik zam teklifi sunuldu.

Memurları temsilen görüşmelere katılan Memur-Sen ise teklifi kabul etmedi. Teklif kabul edilmediği için hükümet 17 ve 22 Ağustos’ta yeni tekliflerle masaya gelecek.

MEMUR SENDİKALARINDAN İTİRAZ
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Gelen teklifi olumlamamız mümkün değil. Bu açıdan tavsiyemiz, teklifin revize edilmesidir” dedi. Yalçın, gelen teklifin, Merkez Bankasının enflasyon tahmininin 10 puan altında olmasını kabul etmediklerini belirtti.

Yalçın, “Önümüzde süreç var, teklif revize edilmeli. Kiralara ilişkin kamu görevlileri zorlanmakta. Masaya bu konuda bir teklifin de gelmesini bekliyorduk. Bayram ikramiyesinden diğer sosyal haklara ilişkin henüz cümle kurulmadı” dedi.

Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci de, “Bu teklif, kamu çalışanlarının talebini karşılayacak bir teklif değil. Dolayısıyla teklifin revize edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Kahveci, “Yüzde 10luk refah payı talebimiz vardı. Bu konuda bir gelişme olmadı. Bayram ikramiyesi talebimizde de bir gelişme olmadı. Bu toplu sözleşme sürecinde müjdeli bir haber vermek istedik ama olmadı. Önümüzdeki süreçte inşallah talebimiz karşılık bulur” dedi.
KESK ise “Dağ fare bile doğurmamıştır! Bu teklif sefalet katlanarak devam etsin anlamına gelmektedir. Kabul etmiyoruz. Tüm emekçileri KESK’in 16 Ağustos’ta gerçekleştireceği eyleme destek vermeye davet ediyoruz” dedi.

NE OLMUŞTU?
Yaklaşık 4 milyon memur ve 2,5 milyon memur emeklisini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde süreç 1 Ağustos’ta başlamıştı.

Belirlenen çalışma takvimi doğrultusunda 11 hizmet koluna ait tekliflerin tasnifi ve kamu görevlilerinin geneline ilişkin tekliflerin ön müzakeresiyle ilerleyen süreçte, müzakere aşamasına geçildi.

Bu kapsamda hükümetin kamu görevlilerinin geneline ilişkin ilk zam teklifini bugün sözleşme masasına sundu. Ancak ilk teklif sonrası anlaşma sağlanamadı.

‘GÖNLÜMÜZ TALEPLERİN TÜMÜNÜ KARŞILAMAKTAN YANA’
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, memur zammına ilişkin ilk teklifin belli olacağı toplantı öncesi açıklamalarda bulundu.

Işıkhan şunları söyledi:

* Tarafların uzlaşısıyla görüşmeleri başarıyla neticelendireceğiz.

* Memur ve memur emeklilerimizin 2024-2025 yılındaki haklarını belirleyeceğimiz görüşmelerde belli bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz.

* Toplantılarımızı mali ve sosyal haklar üzerinden sürdürmeye devam edeceğiz.

* 967 madde üzerinden görüşmeleri sürdüreceğiz.

* Gönlümüzün sendikaların taleplerinin tamamını karşılamaktan yana olduğunu bilmenizi isterim.

* Bu süreci uzlaşmayla tamamlayarak 7. dönem toplu sözleşmesini birlikte imzalama arzusundayız.

MEMUR-SEN NE İSTEMİŞTİ?
Toplu sözleşme masasında yetkili konfederasyon olarak yer alan Memur-Sen, 2024 için 3’er aylık dönemler itibarıyla refah payı dahil birinci 3 ayda yüzde 35, ikinci 3 ayda yüzde 10, üçüncü 3 ayda yüzde 15, dördüncü 3 ayda yüzde 10 artış istemişti.

Konfederasyon, 2025 için ise 6’şar aylık dönemler itibarıyla refah payı dahil birinci 6 ayda yüzde 25 ve ikinci 6 ayda yüzde 15 zam talep etmişti.

Kaynak: https://www.gazetekritik.com/ekonomi/memur-icin-ilk-zam-teklifi-belli-oldu-h170489.html

BIST 100 endeksi yüzde 46 yükseldi, yatırımcılara uyarı geldi

Türkiye’de seçim belirsizliklerinin sona ermesiyle başlayan “rallide” BIST 100 endeksi, rekor üstüne rekor kırmaya devam ediyor.
Endeks, son 5 haftadır yükseliş eğiliminde hareket ederken, söz konusu performans, 31 Ekim-26 Aralık 2022’deki 9 haftalık serinin ardından en güçlü yükselişe işaret ediyor.

Öte yandan, BIST 100 endeksinin son 4 haftadaki kapanışları da “haftalık kapanış rekoru” olarak kayıtlara geçti.

Dolar bazlı incelendiğinde, genel seçimlerin ikinci turunun ardından BIST 100 endeksi, yaklaşık yüzde 8 yükselerek 229 puandan 250 puana çıktı. BIST 100 endeksi, dolar bazlı olarak son 4 haftadır yükseliş eğiliminde hareket etse de 250 puan seviyesi, 510 puanlık rekor seviyenin oldukça altında kalmaya devam ediyor.

Söz konusu gelişmelerle ocak-mayıs döneminde yatırımcısını üzen BIST 100 endeksi, geçen hafta itibarıyla yıllık bazda yaklaşık yüzde 21 getiriye ulaşmasına karşın dolar bazlı bakıldığında yatırımcısına yaklaşık yüzde 16 kaybettirdi.

Sektör bazlı incelendiğinde, yılbaşından bu yana en çok getiriyi yaklaşık yüzde 75 ile menkul kıymet, yatırım ortaklığı ve yüzde 61 ile spor sağladı. Ulaştırma sektörü, yılbaşından bu yana yatırımcısına yaklaşık yüzde 57 kazandırdı.

BIST 100 endeksinde yüzde 8,85 ile en yüksek ağırlığa sahip olan Türk Hava Yolları, bu dönemde yaklaşık yüzde 60 değer kazanarak endeksin lokomotifi olmayı sürdürdü.

Kaynak: https://www.gazetekritik.com/ekonomi/bist-100-endeksi-yuzde-46-yukseldi-yatirimcilara-uyari-geldi-h170033.html

Dünya Bankası'ndan Türkiye'ye 1 milyar dolarlık finansman

Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamada, ‘Türkiye Deprem Sonrası Mikro, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler İyileştirme Projesi’nin amacının söz konusu işletmelerin faaliyetlerinin sürekliliğini sağlamak ve sürdürülebilir bir şekilde büyümelerini desteklemek olduğu kaydedildi.

Projenin Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın garantörlüğünde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) tarafından uygulanacağı bilgisinin paylaşıldığı açıklamada, “Proje, mikro, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin üzerindeki likidite baskılarını hafifletmeyi, faaliyetlerini yeniden başlatmalarına ve işçileri yeniden işe alarak veya depremden etkilenen bölgeyi terk eden işçilerin yerine yenilerini işe alarak istihdamlarını kademeli olarak deprem öncesi seviyelere çıkarmalarına yardımcı olmayı hedeflemektedir” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, “Söz konusu işletmeler Türk ekonomisine üretim, ihracat ve istihdam bakımından önemli katkılar sağlamaktadır. Depremin sonuçlarının üstesinden gelebilmeleri için dayanıklılıklarının desteklenmesi, tedarik zincirleri ve istihdamın desteklenmesi yoluyla daha geniş anlamda ekonomi üzerinde olumlu yayılma etkileri yaratacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Proje kapsamında uygun işletmelere giderlerini karşılayabilmeleri için geri ödemeli finansman sağlanacak.
Performansa dayalı geri ödemeli finansman, bir yıllık bir başvuru turu süresince ‘ilk gelen alır’ esasına göre veya fonlar tamamen kullandırılıncaya kadar kullanıma sunulacak.
Daha kırılgan grupları desteklemek için, toplam geri ödemeli finansman kaynaklarının yüzde 10’u özel olarak kadınların sahip olduğu veya yönettiği işletmelere tahsis edilecek.

Kaynak: https://www.gazetekritik.com/ekonomi/dunya-bankasi-ndan-turkiye-ye-1-milyar-dolarlik-finansman-h169364.html

Asgari ücret 6 ayda dolar bazında ,9 eridi

Döviz cinsinden en yüksek değerini 2023 yılında gören asgari ücret, 454 dolarla başladığı dönemi yüzde 20,9 azalışla yaklaşık 359 dolar seviyesinde kapatıyor.

Ekonomim’de yer alan habere göre; asgari ücret 2008’den bu yana en yüksek üçüncü değer kaybını içinde bulunduğumuz 2023 yılında yaşadı. Yılbaşında 8 bin 506 lira olarak belirlenen asgari ücret 18.73 liralık dolar kuru üzerinden 454 dolar seviyesindeydi. Bu aynı zamanda son 25 asgari ücretin döviz cinsinden en yüksek değeriydi. Asgari ücret bugünkü kurlarla 359 dolara geriledi. Başka bir ifade ile 6 aylık zaman diliminde dolar cinsinden yüzde 20.9 değer kaybetti.

Asgari ücret 2018 yılından bu yana en düşük başlangıç değerini 316 dolar ile 2022 yılı Ocak ayında görürken, dönem sonu en düşük değerini ise 211 dolar ile 2021 yılı sonunda gördü.

Kaynak: https://www.gazetekritik.com/ekonomi/asgari-ucret-6-ayda-dolar-bazinda-209-eridi-h169215.html

Naci Görür'den deprem uyarısı: Türkiye ekonomik olarak diz üstü çöker

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Trakya Belediyeler Birliğince Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Yılmaz İçöz Sahnesi’nde düzenlenen “Deprem Bilinci” panelinde, Tekirdağ’ın deprem kenti olduğunu anlattı.

Görür, Marmara Bölgesi’nde olası bir depremin Türkiye ekonomisini önemli ölçüde etkileyeceğini söyleyerek uyardı. Bölgede deprem bilincinin oluşturulmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Görür, “Deprem burayı bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün vurabilir. Bir kişi de ölse bizim canımız, bin kişi de ölse bizim canımız. Bize yakışan Tekirdağ’ı deprem dirençli hale getirmektir. Bu da mümkündür. Eğer Tekirdağ’ı deprem dirençli hale getirirsek, Tekirdağ’da insanlarımız ölmez. Ölüm olur ise tesadüfen olur.” diye konuştu.

Marmara’daki üretim gücüne dikkati çeken Naci Görür, “Anadolu asla Marmara Bölgesi’ni besleyemez ama Marmara Bölgesi bütün Türkiye’yi besleyebilecek güçte ve değerdedir. Şimdi burada çarkların durduğunu düşünün.” diye sordu.

Görür, herhangi birinin dahi “deprem olmaz” diye düşünmesinin çok yanlış olduğunun altını çizerek, önlemlerin hızlıca alınması gerektiğini belirtti.

Depremin “beka sorununu” doğurabilecek bir doğal afet olduğunu aktaran Görür, “Onun için bu konuyu halk olarak defterinize alın, gündeminize alın, hangi partiden, hangi siyasi görüşten olursanız olun bunu sizi yönetenlerden isteyin.” değerlendirmesini yaptı.

Panele, CHP Tekirdağ Milletvekili Dr. İlhami Özcan Aygun, DEVA Partisi Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Vali Yardımcısı Asalet Karabulut ve vatandaşlar katıldı.

Kaynak: https://www.gazetekritik.com/gundem/naci-gorur-den-deprem-uyarisi-turkiye-ekonomik-olarak-diz-h169210.html

Yurttaş borç batağında! Bireysel kredi borcu yüzde 75 arttı

Ağır ekonomik kriz altındaki Türkiye’de, seçimler sonrası yeni yön arayışları devam ederken her açıklanan veri hem emekçilerin hem girişimcilerin hem de devletin borçla boğuştuğunu gösteriyor.

2 TRİLYON LİRA: Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi’nin yayımladığı yeni “Aylık Bülten”e göre Nisan 2023 sonu itibarıyla bireysel kredi kullananların sayısı 38 milyon 478 bin kişi, tutar 1 trilyon 992 milyar lira oldu. Bu sonuçlar Nisan 2022’de 36 milyon 509 bin kişi ve 1 trilyon 88 milyar liraydı. Kişi başına ortalama kredi borcu (riski) ise 51 bin 769 liraya yükseldi. Bu miktar Mart 2023’te 48 bin 664 lira, Nisan 2022’de 29 bin 789 liraydı. Bu kapsamda da son bir yılda bireysel kredi kartı kullanan kişi sayısı 31 milyon 756 binden 34 milyon 701 bin kişiye, bu tür borç tutarı da 240.1 milyar liradan 645.7 milyar liraya ulaştı. Ortalama bireysel kredi kartı borcu da 7 bin 561 liradan 18 bin 607 liraya sıçradı.

414 MİLYAR TL: Eskisi kadar olmasa da ticari yaşamın önemli bir ödeme aracı olan çeklerdeki sorunlar yeniden artıyor. Mayıs 2023 ile ilgili verilere göre Mayıs 2022’ye kıyasla bankalara ibraz edilen çek sayısı yüzde 0.1 artışla 1 milyon 915 bin adet, bunların tutarı yüzde 74.3 artışla 414.1 milyar lira oldu. Karşılıksız işlemi yapılan çek sayısı ise yüzde 9.3 artışla 14 bin 277 adet, bunların tutarı yüzde 168 artışla 4.8 milyar liraya ulaştı. Ayrıca ilk 5 ayda ibraz edilen çek tutarı 1 trilyon 578 milyar lira, karşılıksız çek tutarı 15.7 milyar lira oldu.

162 MİLYAR DOLAR: Merkez Bankası’nın “Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri-Nisan 2023” raporuna göre nisan sonu itibarıyla Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku, 2022 sonuna kıyasla yüzde 8.6 artışla 161.9 milyar dolara yükseldi. Bankalar kaynaklı stok yüzde 6.6 artışla 66.4 milyar dolar, diğer sektörler kaynaklı stok yüzde 2.2 artışla 55.3 milyar dolar oldu. (Cumhuriyet)

Kaynak: https://www.gazetekritik.com/ekonomi/yurttas-borc-bataginda-bireysel-kredi-borcu-yuzde-75-artti-h169169.html

Bireysel borçlanma 1 yılda ikiye katlandı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) seçim öncesi aldığı kararla kredi kartlarında nakit avansa sınırlama getirmiş, daha sonra bu kararından geri adım atmıştı. 

Enflasyonist süreçte gelir artışlarının artan hayat pahalılığı karşısında yetersiz kalması sonucu bireysel borçlanmanın, yılbaşından bu yana hızlı bir artış gösterdiği, son bir yılda ise neredeyse ikiye katlandığı belirlendi.

Dünya’dan Naki Bakır’ın haberine göre, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verileri, tüketici kredileri ile kredi kartı borçlarından oluşan toplam bireysel borç bakiyesi, yılbaşından 12 Mayıs’a kadar olan dönemde yüzde 32,5 artışla 2 trilyon 28 milyar liraya ulaştığını gösteriyor. 

BİREYSEL BORÇ BAKİYESİNDE ‘BORÇ KAPAMA’ ARTIŞI

Buna göre, bireysel borçlanmadaki hızlı artış özellikle yurttaşların “nakit avans” da dahil “taksitli kredi kartı” harcamaları ile “ihtiyaç kredisi” kullanımlarından kaynaklandı.

Toplam bireysel borç bakiyesinde, bu dönemdeki net 498 milyar liralık artışın 178,5 milyar liralık bölümü, yurttaşların son dönemde dayanıklı tüketim malı alımlarının yanında birikmiş kredi kartı borçlarını kapamak ya da diğer nakit borçları için başvurduğu ihtiyaç kredileri kaleminde gerçekleşti. Bankaların 12 Mayıs itibarıyla 852,1 milyar liraya ulaşan ihtiyaç kredisi alacak bakiyesi, toplam tüketici kredilerinin yüzde 62,8’i, toplam bireysel borç bakiyesinin de yüzde 42 ile en büyük bölümünü oluşturdu.

TÜKETİCİ KREDİLERİNDE YÜZDE 50 ARTIŞ

Bireysel kredi kartı borçları ise yılbaşından 12 Mayıs’a kadar olan dönemde tüketici kredilerine göre oransal bazda çok daha hızlı bir büyüme kaydetti. Söz konusu borçlar anılan dönemde yüzde 50,1 oranında net 223,7 milyar lira büyüyerek 670,3 milyar liraya ulaştı.

Bu artışın da 142,6 milyar liralık bölümü 12 Mayıs itibarıyla 360,4 milyar liraya ulaşan taksitli kredi kartı borçlarından kaynaklandı. Taksitli kart borçları anılan dönemde yüzde 65,5’le bireysel borçlanma kanalları içinde en hızlı artan kalem oldu. Taksitsiz/ peşin yapılan kart borçlarının tutarı da bu dönemde yüzde 35,4 oranında 81 milyar liralık net artışla 309,9 milyar liraya çıktı.

İHTİYAÇ KREDİLERİ YÜZDE 68 ARTTI

Toplam bireysel borç bakiyesinin son 1 yılda ise neredeyse bir kat büyüdüğü dikkati çekti. Söz konusu borçlar 12 Mayıs itibarıyla son bir yılda yüzde 83,9 oranında net 925,4 milyar lira artış kaydetti. Son bir yıldaki büyümenin net 504,1 milyarı tüketici kredilerinden, 421,3 milyarı bireysel kredi kartlarından kaynaklandı.

Tüketici kredileri içinde son 1 yılda da en fazla artan 343,9 milyar lira ile ihtiyaç kredileri oldu. İhtiyaç kredilerinin hacmi bu dönemde yüzde 67,7 büyüdü. Konut kredilerinde yıllık artış oranı ise yüzde 31’le yıllık enflasyonun çok altında kaldı. Başka deyişle konut kredilerinde reel bazda düşüş yaşandı.

Bu kredilerin hacmi son bir yılda net 101 milyar lira büyüdü. Son 1 yılda oransal bazda en hızlı artış yüzde 303’le taşıt kredilerinde yaşandı, ancak toplamdaki payı düşük olan bu kalem, toplam bireysel borç bakiyesini miktar bazında net büyüme 59 milyar lira büyüttü. Son 1 yılda bireysel borçlar içinde ihtiyaç kredilerinden sonra en büyük net artışı yüzde 253,3 oranında net 258,4 milyar lira ile taksitli kredi kartı borçları kaydetti. Taksitsiz kart borçları da bu dönemde yüzde 110,9 oranında net 162,9 milyar lira arttı.

KREDİLERİN DÖRTTE BİRİ BİREYSEL

Toplam bireysel borçların neredeyse ikiye katlandığı son 1 yılda, toplam kredi pastasında en büyük paya sahip olan ticari ve diğer kredilerdeki büyüme ise yüzde 46,8’de kaldı. Geçen yılın 20’inci haftası (20 Mayıs) itibarıyla bireysel borçların toplam bankacılık kredileri içinde yüzde 18,7 olan payı, bu yıl aynı dönemde yüzde 22,4’e çıktı. Başka deyişle bankacılık sektörünün her 100 liralık kredi alacağının 22,4 TL ile yaklaşık dörtte biri, tüketimin fonlanması şeklinde yurttaşlara kullandırılan borçlardan oluşuyor.

Her şey Rus şirketin mukaveleyi feshetmesiyle başladı! İşte Akkuyu santralindeki krizin perde gerisi

Mersin’de inşası devam eden Akkuyu Nükleer Güç (ANG) Santrali’nde Rusya tarafı, Türkiye‘den IC İçtaş şirketiyle mühendislik, satın alma ve inşaat mutabakatını 26 Temmuz’da iptal etti.

RUS ORTAKLARCA KURULAN ŞİRKETLE DEVAM EDECEKLER

Şirketin 30 Temmuz’da üç Rus ortak tarafından kurulan TSM Güç isimli şirketle devam edeceğini açıklaması Soçi’deki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Lideri Vladimir Putin görüşmesi öncesinde dikkatleri projeye çevirdi.

BAKANLIK, GEREKLİ TEŞEBBÜSLERDE BULUNDUĞUNU DUYURDU

Pazartesi günü bir açıklama yayımlayan IC İçtaş kararın Türk şirketlerini proje idaresinden uzaklaştırma hedefi taşıdığını söyledi. Bunun akabinde Güç ve Natürel Kaynaklar Bakanlığı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) ve yüklenici Titan 2-IC İçtaş konsorsiyumu ortasındaki ihtilafın tahlili için gerekli teşebbüslerde bulunulduğunu duyurdu.

TARAFLARA SAĞDUYULU OLMA ÇAĞRISI

Türkiye‘nin en büyük projesi” olarak nitelendirilen ANG Santrali’ndeki ihtilafla ilgili Bakanlık açıklamasında şu sözler kullanıldı: “Bu süreçte Bakanlığımız tarafların ortasındaki ihtilafın tahlili için gerekli teşebbüslerde bulunmuştur. Önceliğimiz, projenin başından bu yana inşaat alanında hizmet veren bütün yüklenicilerin ve çalışanların aleyhine bir mağduriyet oluşmaması ve projenin vaktinde devreye alınmasıdır. Daha evvel olduğu üzere, tekrar bu çerçevede teşebbüslerimiz sıkıntıların tahlili için devam etmektedir. Taraflara da bu türlü bir projede daha sağduyulu ve yapan bir vazife düştüğünü bir kere daha hatırlatmak isteriz.”

ÇALIŞANLARA TASFİYE

Fesih kararının akabinde IC İçtaş, fesih teşebbüsünün memleketler arası hukuka ve Türkiye Cumhuriyeti Hukuku’na ters olduğu belirtti ve “projenin idare takımlarında yer alan 3 bine yakın Türk çalışanı ve bu takımın idaresinde çalışan yüzde 93’ü Türk 25 bin kişilik” çalışan takımının “tasfiye edildiğini” söyledi.

Şirket bu teşebbüsü “Türk şirketlerini yalnızca standart inşaat işleri yapan alt taşeron düzeyine indirgemeye çalışmak” olarak nitelendirdi.

LONDRA TAHKİMİNE GİDECEK

Firma kararı Londra Tahkim Mahkemesi’ne götüreceğini de açıkladı. Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürü Anastasia Zoteeva, 1 Ağustos’ta yaptığı açıklamada Titan 2-IC İçtaş Anonim Şirketi’ni değiştirmeye karar verdiklerini hatırlattı ve şu sözleri kullandı:

“Sahada çalışan Türk yüklenicilerimiz dahil olmak üzere mevcut tüm Türk taşeronlarımızın kontratları, şu an prestijiyle ya yine imzalanmış ya da en yakın vakitte tekrar imzalanacaktır. Projedeki tüm Türk taşeronlarımızla görüştük ve hepsi de bizimle çalışmayı kabul etti. Şu andan itibaren daha ağır çalışmamız gerekecek. Türk yüklenici şirketlerimizle uzun müddettir, inanca dayalı hakikat bir alaka sürdürüyoruz. Ben tüm taşeronlarımıza yürekten inanıyorum ve onları her vakit gönülden destekliyorum.”

NEDEN FESHEDİLDİ?

Rosatom, mutabakatın feshiyle ilgili resmi bir açıklama yayımlamadı. Bloomberg’e konuşan Rosatom kararın, bundan sonraki sürecin “inşaat ve heyetim konusunda gerekli kaliteyi sağlayacak nükleer imal alanında uzman hünerleri gerektirmesi” nedeniyle verildiğini söyledi.

IC İçtaş tarafından yapılan yazılı açıklamada kontratın feshiyle Türk şirketlerinin varlığının azaltılması maksadını taşıdığını sav edildi. Açıklamada şu tabirler yer aldı:

“Akkuyu Nükleer A.Ş. Cumhuriyet tarihinin tek kalemdeki en büyük yatırım kontratını feshetme teşebbüsüyle Proje’deki Türk paydaşlığını ortadan kaldırma sonucunu oluşturmakta ve Proje genel yüklenicisi olarak büsbütün Rus menşeili diğer bir şirketi tayin etme istikametinde adımlar atmaktadır. Kelam konusu fesih teşebbüsündeki temel gayenin, Proje’nin idaresindeki Türk şirketlerinin varlığını azaltmak ve taşeron düzeyine indirgemek olduğu açıktır.”

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen ise Twitter’dan yaptığı açıklamada, Akkuyu Nükleer AŞ’nin IC İçtaş’ın iş güvenliğini sağlamaması ve mukaveleye ters davranması nedeniyle iptal edildiğini tez etti.

Antmen şu tabirleri kullandı:

“Titan-2 IC İçtaş A.Ş.’nin birçok sefer uyarıldığını ve iş güvenliği tedbirleri alması konusunda ihtar gönderildiğini tabir eden Akkuyu Nükleer A.Ş., iş güvenliğine ait tedbir alınmadığını ve bu sebeple personel vefatlarına sebep olan kazalar yaşandığını söyledi. Mukavele uyarınca sırf inşaat işlerinde kullanılması gereken avansların, Akkuyu NGS inşaatı hariç bir yere gönderilmiş. 59 milyon 428 bin TL yöntemsiz bir halde harcanmış.”

“PUTİN 1-0 ÖNDE BAŞLADI”

Gazeteci Murat Uzman Putin’in Akkuyu atılımıyla ilgili olarak, “Erdoğan’ın elindeki kozlardan birini resmen gasp etti ve Soçi görüşmesine 1-0 önde başladı” yorumunu yaptı.

Yetkin kelamlarına şu halde devam etti: “Daha kıymetlisi, Putin 2007’de kuruluşunu kendi yaptığı Rus devlet atom gücü şirketi Rosatom’un Akkuyu’nun yüzde 100 sahibi ve işleticisi olduğunu Türk kamuoyuna da ilan etti. Hazine zordayken Erdoğan da Putin’in bu oldubittisini sineye çekmek durumunda kaldı.”

‘ROSATOM AKKUYU’DAN KURTULMAYA ÇALIŞIYOR”

Foreign Policy Research Institute isimli fikir kuruluşundan Araştırma Yöneticisi Aaron Stein, Akkuyu ile ilgili son gelişmeleri yorumlarken, Rusya’nın Akkuyu’dan kurtulmaya çalıştığını lakin alıcı bulamadığını söyledi.

Stein kelamlarına şöyle devam ediyor:

“Başa dönersek: Rosatom ihaleyi neden “kazandı”? Çin’den diğer teklif veren olmadığı için. Finansman, proje şirketinin ‘yerel’ bir proje şirketi aracılığıyla 20 milyar dolarlık sabit bir inşaat kontratı ödemesine bağlıydı, bu şirket de daha sonra personelliği taşeron şirketlere verecekti.

“Bu nedenle Rosatom, Türkiye’nin GSYİH büyümesi ve elektrik kullanımı hesaplamalarını kullanan modellemelere (ki bunların hiçbiri nitekim uygulanabilir değildi) dayanan muhakkak bir elektrik satış fiyatına (20 yılda geri ödenen) 20 milyar dolar harcıyordu. Bu yalın ve net bir formda merkezi hükümetten Rosatom’a sağlanan bir sübvansiyondu.

“Çin de teklif verdi, fakat reaktör tasarımı Westinghouse tarafından lisanslanmıştı ve bu nedenle Westinghouse’un iştirakini gerektiriyordu Yeniden: Finansman. Faiz yoktu. Ve böylelikle peşinen Türkiye Rosatom’a bırakıldı. İki taraf bir muahedeye vardı ve işte sonuç.

“Rosatom %49’luk payın satışı için öteki nükleer operatörlere başvurmuştu (Fransa bir tanesiydi) — lakin finansman modelleri kuşkulu kabul edildi ve bu nedenle ilgi görmedi. Hükümete yakın bir Türk firması devreye girdi fakat bu emekçi tedariği içindi.

“Son çıkan haberlerin kimi taraflarının jeopolitik istikameti kadar Rusya’daki finansal şartlarla ilgili olduğundan şüpheleniyorum.

“Ama bunu bilemiyoruz ve ortalıkta dolaşan bu makaleler, bu projenin neden finansal açıdan gereksiz bir yük olduğunu söylemiyor ve nihayetinde 2 başkanın vereceği siyasi bir kararı olduğunu söylemek bu noktayı biraz gözden kaçırıyor.

“Akkuyu’yu düşünmenin en kolay yolu: ‘Çoğunlukla Ruslar tarafından (ve Rusya’daki enstitülerde eğitilmiş Türk personelince) işletilen Rus yakıt ve Rus geri alma kararları ile Türkiye’nin güneyinde bir Rus şirketi tarafından Türk çalışanlarıyla inşa edilen bir Rus nükleer santrali’ olduğu.

“Rus şirketi, proje aracının yarısını rastgele bir alıcı olmadan satmaya istekli ve bu Rus denetimli projenin içinde para el değiştiriyor – ve Rosatom/Rus hükümetinin çoğunlukla şeffaf olmayan imtiyazları uyarınca kontratlar dağıtılıyor.”

ŞİMDİ NE OLACAK?

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin 5 Ağustos’ta Soçi’de yapılacak Putin-Erdoğan görüşmesinin ana başlıklarından biri olabileceği düşünülüyor.

6,1 milyar dolarlık kredi arayışında olan Rosatom’un geçen hafta Türk devlet tahvillerine yatırım yapmayı planladığını açıklaması, görüşmeden çıkacak sonuçların bu istikamette olabileceği istikametinde beklentileri beraberinde getiriyor.

Bloomberg HT’ye nazaran Rosatom Türkiye’de Türk devlet tahvillerine yatırım yapmak ve sonrasında Akkuyu nükleer santrali ekipman alımı yapmak üzere yedi yıla kadar vadede 6,1 milyar dolarlık kredi sınırı arıyor.

Rus şirketin 28 Temmuz’da tedarik portalında yer alan dokümana nazaran Akkuyu Nuclear JSC, Akkuyu Nükleer Anonim Şirketi için finansal hizmet alma maksadıyla ihale yapılacağını duyurdu.

Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürü Anastasia Zoteeva, santralin birinci ünitesinin gelecek yıl tamamlanacağını söyledi ve “Hedefimize, alanda çalışan ve büyük çoğunluğunun yani yüzde 80’inin Türk vatandaşı olduğu geniş Türk-Rus takımımızın ortak eforlarıyla ulaşacağımıza inanıyoruz. Başaracağız ve Akkuyu NGS’nin birinci ünitesini 2023 yılında tamamlayacağız” bildirisini paylaştı.

ANG KONTRATI NE DİYOR?

12 Mayıs 2010’da Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Ortasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Akkuyu Alanı’nda Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine Ait Anlaşma” birebir yılın Ekim ayında onaylanarak Resmi Gazete’de .

Anlaşma kapsamında Proje Şirketi’nin Rus tarafınca yetkilendirilen şirketlerin direkt yahut dolaylı olarak başlangıçta yüzde 100 pay hissesine sahip olacak halde, Türkiye Cumhuriyeti kanunları ve düzenlemeleri kapsamında anonim şirket şeklinde” muahedenin imzalanmasından sonraki üç ay içinde kurulması öngörülüyordu.

Bununla birlikte mutabakatta “Rus Tarafı, Proje Şirketi’nin başarısızlığı halinde, işbu Anlaşma’dan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyi temin etmek maksadıyla gerekli tüm yetkinlik ve kabiliyete sahip olması öngörülen Proje Şirketi’nin halefini belirlemede tüm sorumluluğu üstlenecektir. Türk Tarafı, bunun karşılığında, yürürlükteki Türkiye Cumhuriyeti kanun ve düzenlemelerinin müsaade verdiği ölçüde, Türkiye Cumhuriyeti kanun ve düzenlemelerine uygun olarak, gerekli tüm müsaade ve lisansların vaktinde ve uygun halde alınmasının temini açısından gerekli tüm tedbirleri alacaktır.” sözleri yer alıyor.

SÖZLEŞMEYE TARAF OLAN ŞİRKETLER HANGİLERİ?

Sözleşmede Proje Şirketi olarak anılan firma, bugün Akkuyu Nükleer A.Ş. olarak anılan şirket. Yaklaşık 7,2 milyar TL sermayeye sahip şirketin 5 Rus hissedarı var.

Akkuyu Nükleer AŞ internet sitesindeki bilgilere nazaran şirketin bugünkü hissedarları Rusya Federasyonu Hükümetinin ilgili kararnamesiyle yetkilendirilen şirketlerden oluşuyor.

Türkiye’deki resmi kayıtlarına Akkuyu NGS Elektrik Üretim AŞ ismiyle Aralık 2010’da kurulan şirketin 5 kurucu ortağı da Rus şirketlerdi.

Şirketin açıklamasına nazaran IC İçtaş İnşaat, Akkuyu Nükleer AŞ ile direkt hiçbir kontratın tarafı değil. Muahede Rus Titan-2 şirketiyle birlikte kurulmuş olan Titan 2 IC İçtaş A.Ş ve Akkuyu Nükleer AŞ. ortasında imzalandı.

Akkuyu NGS inşaat projesi, dünyada ‘Yap, İşlet, Sahip Ol’ modeliyle inşa edilen birinci NGS projesi olarak tanımlanıyor. Rosatom Devlet Kuruluşu’nun projedeki hissesi yüzde 99.2.

Projenin toplam maliyeti, yaklaşık 20 milyar doları düzeyinde.

İki hafta evvel dördüncü reaktör ünitesinin temeli atılan nükleer tesisin, 4 bin 800 megavatlık kapasiteye sahip olması amaçlanıyor.

Projenin devreye alınmasıyla Türkiye, Rosatom’a 15 yıl boyunca kilovat saat başına 12.35 dolar sent ödeyecek. Analistler bunun dünya ortalamasının 2-3 kat üzerinde olduğunu düşünüyor.

Togg birinci kere şarjda görüntülendi! Birinci denemede 25 dakikada yüzde 80’e ulaştı

Geçtiğimiz günlerde deneme üretimine başlanan Togg’un Twitter hesabından yapılan paylaşımda, Gemlik Tesisi’ne birinci TruGo şarj aygıtının kurulduğu belirtildi. Şarj olan Togg’un da yer aldığı bir görüntüyle yapılan paylaşımda, şarj aygıtlarının, kesintisiz bir kullanıcı tecrübesi tasarlamak üzere test etmeye başlandığı kaydedildi.

ŞART AĞI İŞLETMECİ LİSANSI ALINDI

Togg hafta başında Trugo markasıyla Güç Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) yaptığı müracaat sonucu şarj ağı işletmeci lisansını aldı. Şirketin, Trugo ile 81 vilayette 600’ün üzerinde lokasyonda 1.000 yüksek performanslı şarj aygıtı (DC) kurma gayesiyle çıktığı yolda şarj ağı işletmeci lisansı için yaptığı müracaat kabul edildi.

DOLULUK ORANI 25 DAKİKADA YÜZDE 80’E ULAŞIYOR

EPDK’nın yayınladığı “Şarj Hizmeti Yönetmeliği” kapsamında yaptığı lisans başvurusu kabul edilen Togg, “Trugo” markasıyla dala yüksek performans, süratli heyetim ve geniş kapsam ağıyla giriyor. Trugo’nun şarj aygıtlarıyla ortalama bir bataryanın doluluk oranı 25 dakika içinde yüzde 80’e ulaşabilecek.

TRAFİK YOĞUNLUĞU YÜKSEK GÜZERGAHLARDA 25 KİLOMETREDE BİR ŞARJ CİHAZI

TRT Haber’in haberine nazaran, elektrikli araç kullanıcılarının şarj istasyonu bulma korkularını ortadan kaldırmayı amaçlayan Trugo, trafik yoğunluğu yüksek güzergahlarda 25, az yoğunlukta bölgelerde 50 kilometrede bir şarj aygıtlarıyla yer alacak. Her bir aygıt üzerinde iki soket yer aldığı için 2 bin soketle hizmet verecek Trugo, trafiğin ağır olduğu noktalarda da istasyon sayısını artıracak. Türkiye’deki tüm elektrikli araç kullanıcılarına açık olacak aygıtlarda yüzde 100 yenilenebilir güç kaynağı sertifikalı hizmet sağlanacak.

TOGG, YILIN SON ÇEYREĞİNDE SERİ ÜRETİME HAZIR OLACAK

Fikri ve sınai mülkiyeti yüzde 100 Türkiye’ye ilişkin global bir marka ortaya çıkarmak ve Türk mobilite ekosisteminin çekirdeğini oluşturmak maksadıyla yola çıkan Togg, 2022 yılının son çeyreğinde seri üretime hazır olacak. Memleketler arası teknik yeterlilik (homogolasyon) testlerinin tamamlanmasının akabinde 2023 yılının birinci çeyreğinin sonunda C segmentindeki doğuştan elektrikli SUV pazara çıkacak.

2030’A KADAR 5 FARKLI MODELDE TOPLAM 1 MİLYON ARAÇ

Takip eden yıllarda B-SUV ve C-MPV’nin de aileye katılmasıyla, tıpkı DNA’yı taşıyan ve 5 modelden oluşan eser gamı tamamlanacak. Togg, 2030’a kadar tek bir platformdan 5 farklı model üretimiyle toplam 1 milyon adet araç üretmeyi planlıyor.